Gerçeklik, Gerçek midir?

İnsanın en büyük yanılgısı ve sanrısı bedenini gerçek zannetmesi ve buradan yola çıkarak maddi dünyayı gerçeklik olarak kabul etmesidir. Oysa biz spiritüel deneyim yaşayan bir insan değil, insani deneyim yaşayan spiritüel varlıklarız. “Ruh bir arı, vücut kovan, balım yaralı yaralı (Aşık Hüdai)”

Popüler sosyoloji, “beden politikaları” türünden yeni açılımlara yelken açmaya çabalıyor. Bir yanılsama üzerine kurulan bilimsel hakikatler olabilir mi? “Hakikat ötesi” dedikleri çağımızda, bedenimizden başka konu edineceğimiz bir araştırma alanımız bulunmuyor mu? Tıkanan burjuva akademisinin ne halt edeceğinin şaşkınlığı bu mavallar.

Bedeni “gerçeklik” olarak kabul edince, mülkiyeti ve parayı da gerçek olarak kabul ediyoruz. Dolayısıyla devleti, suçu ve cezayı da içselleştiriyoruz. Bedeni bir gerçek olarak kabul eden kültürlerde, bedenin mülk haline gelişinin normalleştiğini görüyoruz. Kölelik düzeninin binlerce yıl sürmesi, angarya, iş kazaları, işçi ölümleri, tazminat davaları, kadının metalaşması, kızların başlık parası karşılığı evlendirilmesi, kız kaçırma, kan davaları, pedofili, ensest, tecavüz, çok eşlilik, genelev işletmeciliği, trans cinayetleri, hırsızlık, soygunculuk, kaçakçılık, kara para transferleri, din tüccarlığı, dalkavukluk, çıkarcılık, hainlik, fırıldaklık vs. aklınıza her ne gelirse tamamı insanın ruhunu bozan aç gözlülüğün ve bedeni nesneleştiren kültürün sonucudur. Bu düzeni kuranların söyleminden ahiret, günah, sevap, kıyamet, kul hakkı vb. sözcükler eksik olmaz.

Oysa hiç bir şeyin sahibi değiliz, bedenimiz de emanet olduğuna göre, peki bu kavga, bu hır gür niye? Bu yalan dünya düzenini “gerçeklik” diye kabul ederseniz, egemenlerin tahakkümünü de normal kabul edip, sonra devrim yapmakla uğraşırsınız. Peki devriminiz gerçek midir? Bu dünyanın zoraki kültürünü ve dilini kabul ettiğimiz sürece devrim ve karşı devrimlerin sonu gelmez, kurtuluş her daim beyhudedir.

“Neler saçmalıyorsun kardeşim?” diyenlere yanıtım şudur; Gerçeği mi istiyorsunuz? Gerçeklik dediğiniz; sahtekâr patronlar, emek düşmanları, sarı sendikalar, tarikatlar, mafyalar, insanlık düşmanı militaristlerdir, buyurun tepe tepe kullanın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir