Sığ Akıl, Sığ Siyaset

Türk halk müziğinde ve sanat müziğinde aksak ritmin neden bu kadar fazla kullanıldığının açıklamasını müzikologlar yapamıyorlar, çünkü bunun açıklaması müzikolojik değil, sosyolojiktir. Bütün işlerimiz aksak da ondan. Müzik doğduğu topluma benzer.

Halkına karşı duran, halka rağmen bir devlet geleneğinin köklerini/arka planını şöyle sıralayabiliriz;

  1. Osmanlı’dan bu yana süre gelen Sünni-İslam çizgisi ve Arap folkloru kültürel dokuyu/üstyapıyı şekillendirdi.
  2. Tanzimat’tan sonra ithal edilen Fransız Jakobenizmi, Alman İdealizmi ve Rus Monarşisinin karışımından oluşan İttihatçı ideolojinin siyaset felsefesi.
  3. Hürriyet ve itilaf çizgisi ile eşraf ulema eklentisinin günümüzde hala devam ediyor oluşu.
  4. Cumhuriyet döneminde devlet eliyle oluşturulmuş çakma bir sermaye zümresinin burjuva sınıfını oluşturamaması, montaj endüstrisi gibi montaj bir kapitalizmin sonucu olan bu çarpık ekonomik düzenin insan düşmanlığı üzerine inşa edilmesi.
  5. Karmaşık metaforlardan oluşmuş bir siyasa ve kültürden dolayı arabesk bir toplum oluşumuz ve hiçbir şeye benzemeyişimiz.

Bu yapının son ürünü AKP ve cemaatlerdir. Devlet ağacımızın zehirli meyvelerinden buyurun. Yiyemiyorsanız sıkıp suyunu için, afiyet olsun.

Bugün AKP hükümetine laf söyleyen taraflar, birtakım eylemleri yıllar önce yapsalardı, ülke bugünlere gelmez, bu denli bedel ödenmezdi. O günlerde herkeste bir rehavet, mevcut gidişattan memnuniyet, boş vermişlik, teslimiyetçi bir ruh hali hâkimdi (siyasi likidasyon süreci). Bu durumu; öngörüsüzlük, analitik zekâ yoksunluğu, politik gericileşme, günü kurtarma ve menfaat manevraları, tuzu kuruluk, korkaklık, inançsızlık, tükenmişlik sendromu vd. parametrelerle açıklayabiliriz. AKP ve gerici sermaye bu zaaflar karşısında palazlandı, tavizkârları bolca yemledi. Yeni Dünya Düzeninin reformistleri -solda ve sağda- sermayenin ve iktidarın dümen suyunda ilerlediler. Toplumsal regresyon(gerileme) herkesin işine geliyordu.

İmdi, hiç yoktan var edilen ve büyütülen bu canavarla herkesin başı belâda. Sendika konfederasyonları, STK’lar, partiler, meslek odaları da, medya sektöründen daha masum değiller, onlar da bu satışın içindeydiler. Türkiye, hukuktan uzaklaşıp polis devleti olma yolunda hızla ilerlerken, bunlara göz yuman basit adamlar önemli mevzilere getirildiler. Kimileri han hamam sahibi oldularsa emek mücadelesini sattıkları içindir ve hâlâ bu satışa devam eden, kimi mevzileri işgal edenler, önlerine atılan kemiklerin karşılığını ödemeyi sürdürüyorlar. Çünkü, düşünce namusu kimileri için teferruattır. Makyavelist düşünce her dokuya hakim oldu, satılık neo liberallerin sevinçten gözleri doluyor.

Bugüne dek ota, çöpe, her şeye yorum yapan TUSİAD’ın ülkede yaşananlar karşısında bir demecini, yorumunu neden göremiyoruz? Budala burjuvalar, ülkeyi ne günlere getirdiniz, yaptığınızı beğendiniz mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir